Kurumlar devamlı gelişen siber tehdit ortamı ile savaşırken yetenek eksikliği ve teknoloji sebebiyle birtakım engellerle karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle birçok firma güvenlik operasyonları, güvenlik açığı yönetimi, eğitim ve farkındalık programları, tehdit algılama ve uygulama güvenliği gibi belli başlı güvenlik fonksiyonlarını dış kaynak ile birlikte karşılamayı değerlendirmeye aldı.

Söz konusu kriterlerden önce, şirket içindeki ekiplerin önceliklere yoğunlaşması adına temel işleri dışında kalan herhangi bir işlevi dış kaynak yardımıyla edinmesine karşı ortam hazırlamış olmak aynı zamanda dış kaynak kullanımının şirketinizin amaçları ve stratejisiyle tutarlı olması gerektiğini söylemek gerekir.

1) Kurum içerisindeki performansın verimsizliği

Çoğunlukla büyük firmalar iç güvenlik hizmetlerinin etkinliğini denetlemeye gerek duyar. Hizmetlerin verimliliği ve etkinliği yeterince iyi değilse, zor görevlerden bazıları dışarıdan edinilebilir. Böyle zamanlarda harici uzmanlardan oluşan bir ekip, çalışanların uzmanlığını genişletecek ve performansın artmasına yardım edebilecektir. Ayrıca dış kaynak uzmanları çoğu zaman gelişmiş teknolojilerin yönetiminde daha etkili olmaktadır.

Fakat burada yaygın olan bir yanılgıya dikkat etmekte fayda olduğunu da söylemeliyiz. Çoğunlukla bir şirketin belli olan bir işi nasıl yapması gerektiğini bilemediği zamanlarda bu işin dışarıdan sağlanması gerektiği düşünülür. Bu mantığa kesinlikle aldanmayın, zira harici hizmetleri değerlendirmek ve ölçmek için en azından temel bilgi güvenliği uzmanlıkları konusunda yetkin olmanız gerekiyor.

2) Dış kaynak kullanım maliyetinin daha az olması

Eğer bir işi kurum içinde yerine getirmek söz konusu işi dışarıdan hizmet yoluyla almaktan çok daha pahalıya mal oluyorsa, görevi dış kaynak uzmanlarına devretmek mantıklı bir hareket olacaktır. Burada dikkat edilecek nokta sorumluluğun dış kaynağa devredilemeyecek olmasıdır.

Kontrol işlevleri her zaman kurum içerisinde tutulmalı, fakat kontrol maliyetleri işin kendi maliyetinden daha ucuz olması gerekir. Bu durumda dış kaynak kullanımı işletme açısından daha verimli hale gelecektir.

3) Söz konusu hizmeti sunan firmalar arasında rekabetçi ortamın olması

Rekabet, hizmet kalitesinin sağlanması açısından gerekli olan ana mekanizmalardan birisi içerisindedir. Eğer yerel pazarda bu görevi yerine getirebilecek olan tek bir sağlayıcı dahi varsa, bu durum günün sonunda hizmet kalitesini etkiyebilecek hale gelebilir.

İdeal çözüm, küresel uzmanlığa sahip tanınmış bir uluslararası hizmet sağlayıcı bulmaktan geçiyor. Bu tarz şirketler çoğunlukla uzun süredir piyasada yer alan şirketlerdir ve çeşitli alanlarda geniş bir deneyime sahiptir. Bu da onlara spesifik görevlerde dahi uzmanlık sağlamaktadır.

4) Şirketin dış kaynak çalışmalarını değerlendirmek için yeterli uzmanlığa ulaşması

Yüksek teknolojili bir hizmet için dış kaynak kullanılırken, şirketin ilgili konudaki uzmanlığı sağlayıcının uzmanlığından daha düşük olması gerekir. Her şirket, sağlanan hizmetlerin kalitesini anlayabilmek ve değerlendirmek adına siber güvenlik uzmanlığına sahip olmasına ihtiyaç vardır. Elbette Hizmet Seviyesi Anlaşmaları (SLA) ve metrikler bu konu ile alakalı fayda sağlayacaktır. Fakat yine de firmanın bunları doğru bir şekilde yorumlayabilme ve iyileştirmek adına daha fazla eylem planlaması yapabilmesi için uzmanlığa ve tecrübeye gereksinim vardır.

Bu yeterliliği elde edebilmek adına bilgi güvenliği uzmanları gerçek olaylara müdahalede bulunarak becerilerini güncel tutması gerekir. BT dünyası her şeyin dinamik olarak devamlı değiştiği bir dünya olarak bulunuyor. Bu da hizmet sağlayıcının etkinliğini ve verimliliğini kontrol edebilmek adına, söz konusu olan görevler dış kaynakla sağlanmış olsa dahi kurum içerisindeki ekiplerin olaylara müdahale, tehdit avcılığı ve diğer faaliyetlere katılma şansına sahip olması gerektiği anlamını taşır.

5) Firmanın halihazırda kuralları belli ve formal süreçlere sahip olması

Formalizasyon, çalışanlara yönelik eylemlerin aşamalar ve zaman dilimleri ile tanımlanmış olan ve bütün bunların iç politikalara yansıtıldığı yaygın olan bir prosedürdür. Bu sayede kurulan düzen hem şirket geneli olarak hem de her bir çalışan açısından yaşanacak karışıklık ihtimalini ortadan kaldırmaya yönelik fayda sağlayacaktır.

Diğer taraftan gayri resmi süreçler için dış kaynak kullanımı geri tepmesi muhtemeldir. İlk olarak böyle bir durumda hizmet sağlayıcı üzerindeki kontrol eksikliği sebebiyle hata yapılma riski yükselir. Ayrıca tüm çıktılar hizmet sözleşmesi aşamasında ortaya konulmuş olsa dahi, sonuç beklenilenden büyük oranda farklılık gösterebilir. Herhangi bir sürecin girdisinde karışıklık olması, çıktısında da karışıklık yaşanma olasılığını artırır. Bu da hizmet sağlayıcının değil, sizlerin düzeltmesi gereken bir durum haline gelir.